Ana Sayfa

5 Ocak 2014 Pazar

Nazilerin Kanlı Planı; Engelli Katliamı

 

Almanya'da, 1939 yılının bir Ekim sabahı...

Zihinsel engelli çocukların bulunduğu bakımevinin bahçesine dört büyük otobüs yaklaştı. Araçların camları içerisi görülmeyecek şekilde boyanmıştı.
Çocuklar gruplar halinde bahçeye çıkarıldı. Çocuklardan biri merak içinde bakıcısına doğru koştu: "Nereye gidiyoruz?". "Cennete" diyebildi bakıcı gözündeki yaşları saklayarak.

Bakıcının okuduğu mutlu sonla biten masalları anımsamış olacak ki, gözleri parladı çocuğun. Arkadaşlarına bu haberi vermeliydi; "Cennete gidiyoruz". Sevinerek şarkılar söylemeye başladılar. Otobüslere neşe içinde bindiler.

Hadamar Enstitüsü'ne vardıklarında engelli çocuklar araçlardan indirildi. Girer girmez yetkili birisi "Duşlara" diye bağırdı, "herkes elbiselerini çıkarsın çabuk". "Ellerinizi kaldırın" dedi yine aynı ses. Ne kadar çok kişi sığarsa o kadar çabuk bitecekti...

                                                                                 ***

Naziler, Almanların üstün ırk olduğuna inanıyordu, daha da kötüsü Alman halkının büyük bir çoğunluğu da bu fikre inandırılmıştı.

Üstün ırkım kavramında "hastalıklı bedenlere" yer yoktu. "Zeka özürlüler, zihinsel bunalım geçirenler, felçliler, kanser hastaları, cüzzamlılar, sağırlar, körler ve hatta yaşlı insanlar" toplumun ayak bağı olarak görülüyordu. Hitler'in üstün bir ırk yaratma çabasının ilk hedefi bu insanlardı. Sonra sıra, parazit olarak gördükleri Çingene ve Yahudi toplumlarına gelecekti.

Naziler, 1933 seçimiyle iktidara geldikten kısa bir süre sonra katliama giden kanlı yolun taşlarını döşemeye başladı. Bir yandan kısırlaştırma yasası kabul edilirken diğer yandan Alman halkına bu zayıf insanların topluma nasıl yük oldukları empoze edildi.
1938 yılından bir afiş;
"Hastalıklı insanların hayatınız boyunca size maliyeti 60,000 Reichsmark.
Sevgili vatandaşlar, bu sizin paranız!"
  
             Resim, Nazi dönemi lise biyoloji kitabından alınma. 

         
1939 yılına gelindiğinde büyük savaş başlamak üzereydi. Onca kargaşanın arasında ötenazi programı sessizce yürürlüğe konuldu. Program adını, uygulamanın yürütüldüğü merkezin Berlin'deki adresinin baş harflerinden almaktaydı: Tiergartenstrasse 4 numara, yani T4.

Ötenazi programını uygulamak için 6 toplu imha merkezi kuruldu: Bernburg, Brandenburg, Grafeneck, Hadamar, Hartheim ve Sonnenstein tesisleri.
Obrawaldein
Hadamar

Avusturya'daki ötenazi merkezi; Hartheim Kalesi. 


T4 şöyle işliyordu; danışman gruplar hastaneleri ziyaret ederek kimlerin öleceğine karar veriyor, ölüme mahkum edilen hastalar Almanya ve Avusturya’daki imha merkezlere gönderiliyor, özel olarak tasarlanmış gaz odalarında öldürülüyordu.

Sonu gaz odasına çıkan Ölüm Yolu, Hadamar
Cesetlerin bır kısmı  toplu mezarlara gömülürken, bir kısmı da krematoryum adı verilen büyük fırınlarda yakılarak ortadan kaldırıldı.
Dumanlarla birlikte yanık ceset
 kokusu da çevreye yayılırdı.


Hadamar enstitüsündeki insanların
yakıldığı fırına giden koridor.

 Hitler bu acımasız programı 1939 yılında başlattı ve 1941 yılına kadar resmi olarak devam etti. Bu sürede yaklaşık 75.000 hasta katledildi. Uygulama resmi olarak 1941'de bitse de asıl katliam bundan sonra yaşandı. 1945 yılındaki çöküşlerine kadar Naziler, 250.000 fazla engelli, hastayı canice katletti.

T4 programının tarihi açıdan şöyle bir önemi daha var, gaz odalarının mükemmel bir kitle imha silahı olduğuna kanaat getiren Naziler, Yahudilerin, Çingenelerin ve sonrasında Sovyet tutsakların, Polonyalıların ve eşcinsellerin katledilmesinde bu sistemi kullandılar.

Hadamar mezarlık
Ötenazi kurbanları

Hadamar personeli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder