|
Auguste Amca :) |
Pek az bilim adamları atmosferde, Profesör Piccard kadar yükseğe ve denizde onun kadar derine indiler. 1884′te İsviçre’de doğmuş olan Auguste (o da tanınmış bir bilgin olan Jean Felix’in ikiz kardeşi),
önce balonculuğun
büyük tanıtıcılarından biri oldu.
Meslek itibariyle bir fizikçi olan Auguste Piccard, yerin yukarısında stratosfer denen yüksek bölgeyi incelemekle ilgilendi.
İçinde insan bulunan bir balonun, mesela kozmik ışınların radyasyonunu ve aktivitesini ölçmek üzere bu derecede yükseklere çıkabileceğini gösterdi. Piccard,
büyük bir balonla taşınan, alüminyumdan ve
hava sızdırmaz bir «gondola» yaptı ve 1931 de Augsburg’dan havalanarak 15000 m. den fazla bir yüksekliğe çıktı. Bir yıl
sonra Piccard, Dr. Cosyns’le birlikte, Zürih’ten, 16000 metreden daha fazla bir yüksekliğe çıktı. Bu başarıları önemli olduğu kadar,
halk arasında, deniz diplerindeki araştırmalarıyla daha iyi hatırlandığında şüphe yoktur.
İkinci Dünya Savaşından
sonra, Prof. Piccard, bir nevi denizaltıya benzeyen batiskap’ın dizaynını yaptı. Normal bir denizaltı çok insan alıp nispeten az derinlerde dolaşmak üzere yapıldığı halde, Piccard’ın batiskapı sadece iki kişi alabiliyordu. Gerçekten, bu bir araştırma aygıtıydı ve
amacı gözleyicileri, basıncın müsaade edeceği kadar denizin dibine
indirmekten pek daha fazla değildi. Görünüşte Piccard’ın batiskapı, uzunluğu 15 metre civarında ve çapı hemen hemen 3.5 metre olan büyük bir sosise benzemektedir. Bu yapının altında, iki insanın rahatça bulunabileceği, yaklaşık olarak 1.80 m. boyutlu bir dairesel kabin vardır. Kabindeki bir pencere sayesinde, içeridekiler dışarıyı gözleyebilmektedirler. Beraber alınan bilimsel aygıtlar arasında, bir yankı verici, bir elektronik flaş
kamerası ve gözleyicilerin, su arasından iletilen ses dalgaları vasıtasıyla, kendilerini indiren gemiyle konuşmalarına imkan veren özel bir «akustik» telefon vardır. Batiskap içinde bulunan aletler, içinde bulunanların onu istedikleri gibi yükseltip indirmelerine imkan veriyordu. Elektrik motorlarıyle döndürülen pervaneler, az miktarda yatay harekete imkan veriyorlardı.
Batiskapın anlaşılmasının anahtarları basınç ve yoğunluktur. Bir akışkan içerisindeki basınç derinlikle artar. Deniz dibinde binlerce metre derinde basınç o derecede büyüktür ki, batiskapın sağladığı koruma olmaksızın, hiç kimse oralarda yaşayamazdı. Kabin, 9 cm. kalınlıkta çelikten, sağlam yapılmıştır. İçindeki hava, atmosferinkine benzer bir basınçta tutulmuştur ve içeridekiler nefes almada pek az güçlük hissetmektedirler. Batiskapın bulunacağı derinlik kendisini daha hafif ya da daha ağır yaparak kontrol edilir. Ağırlığı değiştirmek için iki esas aygıt vardır. Geminin esas gövdesi (yüzücü) petrol dolu kompartımanlara bölünmüştür. Petrol sudan %30 daha hafiftir ve bu sebeple batiskap normal olarak yüzmeye eğilim gösterir. Yüzücünün gövdesi nispeten incedir ve büyük basınca mukavemet edemez. Ancak, dışarıdan gelen basınçlara dayanmasına ihtiyaç yoktur, zira alt taraftaki deliklerden suyun içeri akmasına müsaade edilir. Böylece gövdenin iç ve dış taraflarında eşit basınçlar tutulur. Geminin her bir ucundaki yüzme odaları ya su doldurulabilir (bu halde batiskap dolar) yada boş kalmalarına müsaade edilir. (gemi su yüzeyinde yüzdüğü zaman) Ağırlıktaki en önemli değişiklik her biri elektromıknatıslar vasıtasıyla yerlerinde tutulan beş ton demir gülleler ihtiva eden iki safra tübü vasıtasıyla yapılır. Mıknatısların devreleri kesildiği zaman gülleler düşerler ve batiskap daha hafif hale gelip yüzeye çıkmaya çalışacaktır. Bir yüzücü oda ve safra tüpleri kombinezonu kullanarak batiskapın derinliği presizyonla kontrol edilir. Bir prototip, F.R.N.S.-2 geliştirildikten sonra, Piccard’ın dizaynlarına göre iki batiskap yapıldı. Bunlar Fransız bahriyesi için F.R.N.S.-3 ve 1953′de indirilen Triyeste’dir. 1953′de Auguste ve oğlu Jacques Triyeste ile Akdeniz’de Napoli yakınlarında 3000 metreden daha aşağı indiler. 1956′da Auguste aynı bölgede 3600 metre indi. Ancak en büyük deneme, 1960 ocağında yapıldı. Amerikan donanmasına vaftizlenen Triyeste, Batı Pasifik denizinde rekor dalmayı yaptı. İçinde Jacques Piccard ve Amerika deniz kuvvetlerinden teğmen Don Walsh bulunan batiskap, Marianas Trench’te 35800 ft. (yaklaşık olarak 10750 metre) derine indi ve bu iniş dört buçuk saatten daha fazla bir zaman aldı. Prof. Piccard’ın batiskaplarının, derin Osean araştırmaları için Dr. Beeb ve Otis Barton tarafından geliştirilen batisferlerle aynı tip gemiler olmadıklarına, işaret etmek gerekir. Batisferin yapısı daha basittir ve esas itibariyle kablo ile bir yüzey gemisinden indirilen büyük bir metal küredir.
Prof. Auguste Piccard 1962 martında öldü, fakat çalışmalarına oğlu Jacques devam etti.
|
Auguste Amca :) |
Pek az bilim adamları atmosferde, Profesör Piccard kadar yükseğe ve denizde onun kadar derine indiler. 1884′te İsviçre’de doğmuş olan Auguste (o da tanınmış bir bilgin olan Jean Felix’in ikiz kardeşi),
önce balonculuğun
büyük tanıtıcılarından biri oldu.
Meslek itibariyle bir fizikçi olan Auguste Piccard, yerin yukarısında stratosfer denen yüksek bölgeyi incelemekle ilgilendi.
İçinde insan bulunan bir balonun, mesela kozmik ışınların radyasyonunu ve aktivitesini ölçmek üzere bu derecede yükseklere çıkabileceğini gösterdi. Piccard,
büyük bir balonla taşınan, alüminyumdan ve
hava sızdırmaz bir «gondola» yaptı ve 1931 de Augsburg’dan havalanarak 15000 m. den fazla bir yüksekliğe çıktı. Bir yıl
sonra Piccard, Dr. Cosyns’le birlikte, Zürih’ten, 16000 metreden daha fazla bir yüksekliğe çıktı. Bu başarıları önemli olduğu kadar,
halk arasında, deniz diplerindeki araştırmalarıyla daha iyi hatırlandığında şüphe yoktur.
İkinci Dünya Savaşından
sonra, Prof. Piccard, bir nevi denizaltıya benzeyen batiskap’ın dizaynını yaptı. Normal bir denizaltı çok insan alıp nispeten az derinlerde dolaşmak üzere yapıldığı halde, Piccard’ın batiskapı sadece iki kişi alabiliyordu. Gerçekten, bu bir araştırma aygıtıydı ve
amacı gözleyicileri, basıncın müsaade edeceği kadar denizin dibine
indirmekten pek daha fazla değildi. Görünüşte Piccard’ın batiskapı, uzunluğu 15 metre civarında ve çapı hemen hemen 3.5 metre olan büyük bir sosise benzemektedir. Bu yapının altında, iki insanın rahatça bulunabileceği, yaklaşık olarak 1.80 m. boyutlu bir dairesel kabin vardır. Kabindeki bir pencere sayesinde, içeridekiler dışarıyı gözleyebilmektedirler. Beraber alınan bilimsel aygıtlar arasında, bir yankı verici, bir elektronik flaş
kamerası ve gözleyicilerin, su arasından iletilen ses dalgaları vasıtasıyla, kendilerini indiren gemiyle konuşmalarına imkan veren özel bir «akustik» telefon vardır. Batiskap içinde bulunan aletler, içinde bulunanların onu istedikleri gibi yükseltip indirmelerine imkan veriyordu. Elektrik motorlarıyle döndürülen pervaneler, az miktarda yatay harekete imkan veriyorlardı.
Batiskapın anlaşılmasının anahtarları basınç ve yoğunluktur. Bir akışkan içerisindeki basınç derinlikle artar. Deniz dibinde binlerce metre derinde basınç o derecede büyüktür ki, batiskapın sağladığı koruma olmaksızın, hiç kimse oralarda yaşayamazdı. Kabin, 9 cm. kalınlıkta çelikten, sağlam yapılmıştır. İçindeki hava, atmosferinkine benzer bir basınçta tutulmuştur ve içeridekiler nefes almada pek az güçlük hissetmektedirler. Batiskapın bulunacağı derinlik kendisini daha hafif ya da daha ağır yaparak kontrol edilir. Ağırlığı değiştirmek için iki esas aygıt vardır. Geminin esas gövdesi (yüzücü) petrol dolu kompartımanlara bölünmüştür. Petrol sudan %30 daha hafiftir ve bu sebeple batiskap normal olarak yüzmeye eğilim gösterir. Yüzücünün gövdesi nispeten incedir ve büyük basınca mukavemet edemez. Ancak, dışarıdan gelen basınçlara dayanmasına ihtiyaç yoktur, zira alt taraftaki deliklerden suyun içeri akmasına müsaade edilir. Böylece gövdenin iç ve dış taraflarında eşit basınçlar tutulur. Geminin her bir ucundaki yüzme odaları ya su doldurulabilir (bu halde batiskap dolar) yada boş kalmalarına müsaade edilir. (gemi su yüzeyinde yüzdüğü zaman) Ağırlıktaki en önemli değişiklik her biri elektromıknatıslar vasıtasıyla yerlerinde tutulan beş ton demir gülleler ihtiva eden iki safra tübü vasıtasıyla yapılır. Mıknatısların devreleri kesildiği zaman gülleler düşerler ve batiskap daha hafif hale gelip yüzeye çıkmaya çalışacaktır. Bir yüzücü oda ve safra tüpleri kombinezonu kullanarak batiskapın derinliği presizyonla kontrol edilir. Bir prototip, F.R.N.S.-2 geliştirildikten sonra, Piccard’ın dizaynlarına göre iki batiskap yapıldı. Bunlar Fransız bahriyesi için F.R.N.S.-3 ve 1953′de indirilen Triyeste’dir. 1953′de Auguste ve oğlu Jacques Triyeste ile Akdeniz’de Napoli yakınlarında 3000 metreden daha aşağı indiler. 1956′da Auguste aynı bölgede 3600 metre indi. Ancak en büyük deneme, 1960 ocağında yapıldı. Amerikan donanmasına vaftizlenen Triyeste, Batı Pasifik denizinde rekor dalmayı yaptı. İçinde Jacques Piccard ve Amerika deniz kuvvetlerinden teğmen Don Walsh bulunan batiskap, Marianas Trench’te 35800 ft. (yaklaşık olarak 10750 metre) derine indi ve bu iniş dört buçuk saatten daha fazla bir zaman aldı. Prof. Piccard’ın batiskaplarının, derin Osean araştırmaları için Dr. Beeb ve Otis Barton tarafından geliştirilen batisferlerle aynı tip gemiler olmadıklarına, işaret etmek gerekir. Batisferin yapısı daha basittir ve esas itibariyle kablo ile bir yüzey gemisinden indirilen büyük bir metal küredir.
Prof. Auguste Piccard 1962 martında öldü, fakat çalışmalarına oğlu Jacques devam etti.
|
Auguste Amca :) |
Pek az bilim adamları atmosferde, Profesör Piccard kadar yükseğe ve denizde onun kadar derine indiler. 1884′te İsviçre’de doğmuş olan Auguste (o da tanınmış bir bilgin olan Jean Felix’in ikiz kardeşi),
önce balonculuğun
büyük tanıtıcılarından biri oldu.
Meslek itibariyle bir fizikçi olan Auguste Piccard, yerin yukarısında stratosfer denen yüksek bölgeyi incelemekle ilgilendi.
İçinde insan bulunan bir balonun, mesela kozmik ışınların radyasyonunu ve aktivitesini ölçmek üzere bu derecede yükseklere çıkabileceğini gösterdi. Piccard,
büyük bir balonla taşınan, alüminyumdan ve
hava sızdırmaz bir «gondola» yaptı ve 1931 de Augsburg’dan havalanarak 15000 m. den fazla bir yüksekliğe çıktı. Bir yıl
sonra Piccard, Dr. Cosyns’le birlikte, Zürih’ten, 16000 metreden daha fazla bir yüksekliğe çıktı. Bu başarıları önemli olduğu kadar,
halk arasında, deniz diplerindeki araştırmalarıyla daha iyi hatırlandığında şüphe yoktur.
İkinci Dünya Savaşından
sonra, Prof. Piccard, bir nevi denizaltıya benzeyen batiskap’ın dizaynını yaptı. Normal bir denizaltı çok insan alıp nispeten az derinlerde dolaşmak üzere yapıldığı halde, Piccard’ın batiskapı sadece iki kişi alabiliyordu. Gerçekten, bu bir araştırma aygıtıydı ve
amacı gözleyicileri, basıncın müsaade edeceği kadar denizin dibine
indirmekten pek daha fazla değildi. Görünüşte Piccard’ın batiskapı, uzunluğu 15 metre civarında ve çapı hemen hemen 3.5 metre olan büyük bir sosise benzemektedir. Bu yapının altında, iki insanın rahatça bulunabileceği, yaklaşık olarak 1.80 m. boyutlu bir dairesel kabin vardır. Kabindeki bir pencere sayesinde, içeridekiler dışarıyı gözleyebilmektedirler. Beraber alınan bilimsel aygıtlar arasında, bir yankı verici, bir elektronik flaş
kamerası ve gözleyicilerin, su arasından iletilen ses dalgaları vasıtasıyla, kendilerini indiren gemiyle konuşmalarına imkan veren özel bir «akustik» telefon vardır. Batiskap içinde bulunan aletler, içinde bulunanların onu istedikleri gibi yükseltip indirmelerine imkan veriyordu. Elektrik motorlarıyle döndürülen pervaneler, az miktarda yatay harekete imkan veriyorlardı.
Batiskapın anlaşılmasının anahtarları basınç ve yoğunluktur. Bir akışkan içerisindeki basınç derinlikle artar. Deniz dibinde binlerce metre derinde basınç o derecede büyüktür ki, batiskapın sağladığı koruma olmaksızın, hiç kimse oralarda yaşayamazdı. Kabin, 9 cm. kalınlıkta çelikten, sağlam yapılmıştır. İçindeki hava, atmosferinkine benzer bir basınçta tutulmuştur ve içeridekiler nefes almada pek az güçlük hissetmektedirler. Batiskapın bulunacağı derinlik kendisini daha hafif ya da daha ağır yaparak kontrol edilir. Ağırlığı değiştirmek için iki esas aygıt vardır. Geminin esas gövdesi (yüzücü) petrol dolu kompartımanlara bölünmüştür. Petrol sudan %30 daha hafiftir ve bu sebeple batiskap normal olarak yüzmeye eğilim gösterir. Yüzücünün gövdesi nispeten incedir ve büyük basınca mukavemet edemez. Ancak, dışarıdan gelen basınçlara dayanmasına ihtiyaç yoktur, zira alt taraftaki deliklerden suyun içeri akmasına müsaade edilir. Böylece gövdenin iç ve dış taraflarında eşit basınçlar tutulur. Geminin her bir ucundaki yüzme odaları ya su doldurulabilir (bu halde batiskap dolar) yada boş kalmalarına müsaade edilir. (gemi su yüzeyinde yüzdüğü zaman) Ağırlıktaki en önemli değişiklik her biri elektromıknatıslar vasıtasıyla yerlerinde tutulan beş ton demir gülleler ihtiva eden iki safra tübü vasıtasıyla yapılır. Mıknatısların devreleri kesildiği zaman gülleler düşerler ve batiskap daha hafif hale gelip yüzeye çıkmaya çalışacaktır. Bir yüzücü oda ve safra tüpleri kombinezonu kullanarak batiskapın derinliği presizyonla kontrol edilir. Bir prototip, F.R.N.S.-2 geliştirildikten sonra, Piccard’ın dizaynlarına göre iki batiskap yapıldı. Bunlar Fransız bahriyesi için F.R.N.S.-3 ve 1953′de indirilen Triyeste’dir. 1953′de Auguste ve oğlu Jacques Triyeste ile Akdeniz’de Napoli yakınlarında 3000 metreden daha aşağı indiler. 1956′da Auguste aynı bölgede 3600 metre indi. Ancak en büyük deneme, 1960 ocağında yapıldı. Amerikan donanmasına vaftizlenen Triyeste, Batı Pasifik denizinde rekor dalmayı yaptı. İçinde Jacques Piccard ve Amerika deniz kuvvetlerinden teğmen Don Walsh bulunan batiskap, Marianas Trench’te 35800 ft. (yaklaşık olarak 10750 metre) derine indi ve bu iniş dört buçuk saatten daha fazla bir zaman aldı. Prof. Piccard’ın batiskaplarının, derin Osean araştırmaları için Dr. Beeb ve Otis Barton tarafından geliştirilen batisferlerle aynı tip gemiler olmadıklarına, işaret etmek gerekir. Batisferin yapısı daha basittir ve esas itibariyle kablo ile bir yüzey gemisinden indirilen büyük bir metal küredir.
Prof. Auguste Piccard 1962 martında öldü, fakat çalışmalarına oğlu Jacques devam etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder