Bugün de TİM Maslak Center da konseri olunca tekrar bir anayım istedim.
16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda doğmuş kafe Aman… Değişmez üçlüsü kemençe, bağlama ve udun yanı sıra keman ve kanunun da eşlik ettiği saz ekibiyle söylenen aşk, gurbet, tekke ve hapis şarkılarıdır bu geleneğin getirdikleri… İzmir, İstanbul, Selanik, Atina ve Pire’de onlarca Kafe Aman bu ezgilere ev sahipliği yapmış.
Kafe Aman, içerisinde yenilen, içilen, nargile çekilen, şarkı çalınıp söylenen bir kafe. “Manes” ya da dilimizdeki adıyla Amanelerin bolca söylendiği şarkılardan almış adını. Amaneler dediğimiz de içerisinde bol miktarda Aman kelimesi geçen sızlanmalar. Gurbet acıları, özlemler, aşk acılarıyla yoğrulmuş şarkılarda bolca geçen Aman kelimesi bu kahvelere adını vermiş.
2009 yılında uzun soluklu bir hazırlık süreci sonrası kurulan grup, eski bir gelenek olan
Café Aman kültürünü yeniden yaşatmayı hedefliyor. Dinleyicilerini adeta 19. yüzyıla götüren
‘Café Aman İstanbul’, Osmanlı fasıl geleneğinden de esinlenerek hazırladığı
Fasl-ı Rembetiko albümüyle, Rembetiko’ya yeni bir soluk getiriyor.
Şarkılarını Rumca ve Türkçe yorumlayan ‘Café Aman İstanbul’, Rembetiko müziğinin yanı sıra, Osmanlı Fasıl müziği, Türk Sanat Müziği, Bizans Müziği (dini & ladini) alanlarındaki çalışmalarına da devam ediyor. Grup repertuarı; Bizans’tan Osmanlı’ya ve Osmanlı’dan günümüze ulaşmış olan anonim şarkılar ile dönemin ‘Café Aman’larında icra edilen eserlere dayanıyor. İstanbul ve İzmir’de şekillenen anonim halk müziklerinden örnekler sunan ve bu döneme ait şarkılara öncelik veren grup, bir müzik atölyesi mantığıyla çalışıyor ve repertuarını; özel arşivlerden, taş plak kayıtlarından ve yazılı kaynaklardan oluşturuyor. Kaynak : Cafe Aman İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder