12 Mart 2013 Salı

Bekle beni adalar...


Mavi...Evet sonsuz mavi. Sakinliğin, huzurun, uzaklaşmanın, sükunetin, sonsuzluğun, iyileşmenin sembolü. Belki de bunların hepsinin anahtarı. Sanırım olmak istediğim yer burası. Sonsuz mavinin yaşadığı yer. Anadolu ve Yunanistan arasında sıkışmış kalmış 3000 e yakın adadan bahsediyoruz aslında. Bunlardan Yunanistan'a ait herkes tarafından bilinen 24 e yakın ada bulunmakta.

Bence her konuda aynı olduğumuz, kültürlerimizin iç içe mayalandığı bu coğrafyayı paylaşmak çok zor olmamalı. Sonuçta her iki tarafın da çıkarı olan konular var ama bizim dışımızda kimse kültürel olarak asimile olmaya bu kadar meraklı değil. O yüzden adamlar koruyor elinde para edecek ne varsa.

Bir programda ağzım açık dinlemiştim. Bu adalardan herhangi birinde bir ev alırsanız. Evi tadile edebilmeniz için önce arkeolojik olarak incelemeye alıyorlarmış. Eğer arkeolojik açıdan bir problem yoksa projeniz önce görev bölgesi adalar olan mimarlar tarafından inceleniyormuş. Eğer adanın siluetine ve mimarisine uygun bulunursa; altyapı proje ve resmi kontroller için projenizi Yunanistan'a göndermeniz ve onay almanız gerekiyormuş. Adamlar adaları koruyorlar abicim. Rant uğruna görgüsüzlüğün had safhaya çıktığı apartmandan bozma villaları kondurmuyorlar topraklarına.

Samos, Rodos, Sakız, Midilli, Kos (Istanköy), Delos, Santorini, Mykonos, Paros, Naxos, Syros, Patmos, Ikaria ve daha birçok adayı gezmek. Bize benzeyen insanlarla sohbet etmek, uzonun dibine vurmak, buzuki ile tavernanın havasını koklamak ve hepsinden önemlisi mavinin sakinliğini ruhumda hissetmek çok iyi gelecektir. Balık da tutarım hem :)














Hiç yorum yok: